
Sizin gibi fedakar insanlara allah yardımcınız olsun çok yaşayın…
Bursa’nın EN güzel kebapçısına gittim. Şöyle güzel bir yemek yiyeyim dedim. Getirin bakalım ne varsa. İşlerim çok iyi şükür, kazanıyorum nasılsa. Ortaya karışık geldi. Künefem ise henüz pişmekteydi. O sırada üstü başı çok kirli bir abla gözüme ilişti. Saçları darmadağan olduğu için kız mı erkek mi anlayamadığım bir çocuk ile bahçenin EN kenarında oturmakta idi.
Garson o masaya bir tabak çorba verdi. Ama sadece çocuk içmekteydi. Dedim herhalde mangalda pişiyordur kadının ki. Çorba bitti. Kadın ile çocuk kalkıp gitti. Künefemi yedim. Çayımı da içtim. Ama aklıma takıldı ve mekanın sahibine seslendim.
Ahmet abi bakar mısın dedim. O kadın kimdi? Ne yedi ve içti? Anlattı bana: ‘’ Kağıt toplayarak geçinirler. Her iki günde bir defa bizim buraya gelirler. Hayrımız olsun dedik. Çorba verdik. İki yıldır çorbamızı içiyorlar. Ama iki tabak almıyorlar. Bir tabak içip gidiyorlar. Kalan ekmeği de poşete koyarlar.’’
İçimden dedim ki: ‘’Hay senin hayrına. İnsan çorbamı koyar masalarına. At oradan köfte ve tavuk ızgaraya. Yedir kadına ve çocuğa. Bir işe yara’’… Aradan belki 1 ay geçti. Yine canım çekti. Gittim yine aynı yere. Kadın ve çocuk vallahi aklıma gelmiyor bile. Günlerden 9 Ekim. Dedim içeride yiyeyim de üşümeyeyim. Aaaaa aynı yerdeler. Yine gelmişler.
Garsona hemen dedim. Sakın çorba verme. Ben ne sipariş ettiysem aynısından götür onlara sende. Ama çorba verildi yine de. Sonra hemen masasına kebaplar geldi. Kadın itiraz edince garson beni gösterdi. Abla da elini kalbine götürüp sağol abi dedi. Bir ara baktım garson topluyor ne varsa. Sonra paket yapmış getirdi kadına. Karnı tok galiba. Çıkıp gittiler az sonra. Doydum vardım bende arabamın yanına. Tam binerken abla yaklaştı yanıma.
Teşekkür etti, bir de ‘’İşin rast gitsin abi’’ dedi. Kendisi 40’lı yaşlarda ben ise 33 daha. Ama abi diyor bana. Neden yemediniz abla dedim. Merak etmiştim. Dedi ki: ‘’Evde küçüklerim var. Akşama hep beraber yeriz diye düşündüm’’. İçim acıdı valla. Ne fedakardı bu abla. Neredeyse ellerimi yıkamadan açmam ama. Yine de sırtındaki çuvalı attık arabamın bagajına.
Doğruca evine gittik. Kebapları soğutmayalım dedik. Evde bekleyen iki küçük kız vardı. Onlarda hem kebaplara, hem de araba ile gelen annesine şaşırıp kaldı. Eşi vefat eden ablamız mecbur kalmış çalışmaya başlamış. Durumu görünce, 1 yıllık kirasını yolladım hesabımdan ev sahibine. Bir dünya şey aldım alt sokaktaki marketten de. Artık abla kağıt toplamıyor. Çocuklarını okula yollayıp genelde yarım gün benim yanımda çalışıyor. Fazla fazla da maaş alıyor.
Yorum Yok